İçeriğe geç
Anasayfa » Aygün/ Cıplakh Stories

Aygün/ Cıplakh Stories

“İnsanlardan cinselliğini yaşayan kadar yaşamayan da toplumsal bir baskı görüyor.”

Aygün, 23 Yaşında

Cinsellik ihtiyaç duyulan bir şey gibi söyleniyor ama karşılıklı bir duygu paylaşımı bence. İnsanlar onu sadece yapmak için yapmıyor. Bazı insanların yaşayamaması bir duygunun eksikliği diye düşünüyorum. Sevme, sevilme ihtiyacı sevişmek. Bence başka birini sevmek güzel bir şey. Bu yoksa bile insanın kendini çok sevmesi ya da birine ilgi göstermesi ortadaki duygudan kaynaklanıyor.  Cinsellik duygudan bağımsız olsa, benim de sevmeden -sevilmeden ihtiyaç duyup sırf cinsellik için bir şeyler yapmam gerekirdi. Ama olmuyor ya da bunu öğrenmemişim, güdülenmemişim. Belki cinsellik öğrenilmeyen bir şey de olabilir, kendiliğinden gelişir. Ama yaşanılan şeyler bence öğrenilmiş bir şeylerin sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bunu öğrenmiş olsam, birine dokunmak ya da bir şeyler yaşamak isterdim ve kendiliğinden gelişiverirdi. İçimde bir şeyler eksik. Hiçbir şekilde bir erkeğe ilgim olmadı. Üniversiteyi Alanya’da okudum. Orada hayat biraz kısıtlıydı ya da halk kısıtlıyordu. Öyle bir ortamım olmadı. Kendime soruyorum neden kimseyi beğenemiyorum. Üniversitedeyken arkadaşlarımdan duyduklarımı ya da yaşanmışlıkları kafamda canlandırdım ama kendimde cinselliği bir ihtiyaç olarak hissetmedim.  Bunu bir problem olarak görüyorum. 23 yaşındayım ve bir şeyler yaşarsam sırf yaşamak için yaşayacakmışım gibi geliyor. Bunu da istemiyorum ve kendimi baskılıyorum. Yani ben kendimde cinselliği keşfedemedim.

Cinselliğe dair fikirlerim okuyarak ya da arkadaşlarımdan duyarak gelişti. Bir sürü insan var onları dış görünüşüyle yargılamıyorsun, kimse kimseden aşağı da ya da yukarı da değildir. Ama insanlara karşı hiç bir şey hissetmiyorum, bedenlerini arzulamıyorum, bedeni ihtiyaç hissetmiyorum ve bunun bir problem olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni ne olabilir diye çok düşünüyorum ama bilmiyorum. Bunun altında yatan bir problem olmalı. Çocuklukta bir şey olabilir ya da okulda yaşanan bir şey ya da aileden bazı şeylere şahit olursun ya da küçük düşersin bu dile getirilir falan ama düşünüyorum öyle bir şey de yok. Arkadaşlarla bu konuyu konuşurken aseksüel muhabbetleri yaptık. Benim de aklıma geliyor, onlar da acaba öyle bir şey mi diyorlar. Yok, hayır öyle bir şey değil. Belki zamanı gelmedi belki de hiçbir zaman olmayacak bilmiyorum.

Arkadaşlarım mastürbasyon konusunda beni teşvik etmeye çalışıyor. Bu konuları konuşuyoruz, mastürbasyon yapmıyor musun diyorlar. Onlar mastürbasyon yapıyor ama ben yapmıyorum çünkü onlar o hazzı keşfetti,  bir şeyler yaşadı ve o hazzı tekrar tekrar yakalamaya çalışıyorlar. Ama ben keşfedemedim. O hazzı bilsem, hissetsem belki bende kendimi o noktaya ulaştırmaya çalışırım. Aynada vücuduma bakarken yüzümü, göğüslerimi, kalçalarımı beğeniyorum. Vücudumla ilgili bir şey değil. Öyle bir beğenmeme kompleksiyle ilgili değil.  Bu psikolojik ve duygusal bir durum. Bir şey yaparsam kötü olacak değil de pişman olacakmışım gibi geliyor. Sebebini bilmiyorum. Bu arkadaşlık için de geçerli, duygusal bir ilişki için de geçerli galiba sonunu düşündüğüm için böyle yapıyorum. 

Kadınları da düşündüm. Gey, lezbiyen arkadaşlarım vardı. Onları görünce, ben de “acaba ben eşcinsel miyim” diye düşündüm. İnsanın etrafında lezbiyen gey çiftlerin olması lazım yoksa aklına bile gelmiyor, anlayamıyorsun, kendini sorgulayamıyorsun. Ben de sorguladım ama hiç etkilenmedim. Kadınlar çekmedi beni. Kendi içini ancak kendin bilirsin, senin içini senden iyi kimse bilmez. Açık açık söyleyebiliyorum ki kadınlar da bana çekici gelmiyor. 

Üniversite için Alanya’ya gittiğimde 18 yaşında bile değildim. Okulun daha ilk haftasından kötü şeyler yaşadım. Kız arkadaşlarımı motorcular taciz etti. Halkın çok kötü bir bakışı vardı bize karşı. Erkekler taciz ediyor, kadınlar da bizleri kocalarını ellerinden alacak orospular olarak görüyorlardı. Sözlü tacizler çok yaşadım, otobüs beklerken durakta kolumdan çekenler oldu.  Otobüs şoförleri sırf bizi korkutmak için güzergâh değiştirip ıssız yerlere götürdü, otobüsten inmemize izin vermedi. Orası bize kendimizi korumamız önlem almamız gereken bir yer olarak hissettirildi. Böyle şeylerden çok korktum. O anki yaşadığım korkulardan sonra bütün erkeklere sınır çizdim sanki hepsinin aklı sadece oralardaymış, kötüymüş gibi hissettim. Sanki ortada bir duygu yok ve sevemezler gibi hissettim.  Yaşım küçük, hiç bir şey bilmiyorum, çevre çok tehlikeli hissettiriyor, yanımda kuzenlerim yok, annem yok, kardeşlerim yok, babam yok ve o ortamda başıma gelecek her şeyden ötürü aileme karşı sorumlu hissediyordum.  İlk 1 ay çok korkunçtu, sürekli ağlıyordum. Çünkü İstanbul’da öyle bir ortam görmemiştim. Erkeklerin iç yüzünü bilmiyordum, gerçek yüzlerini o zamana kadar görmemiştim. Liseyi kuzenlerimle okumuştum hep korunaklı hissediyordum.  Ama burada kendimi kendim korumak zorundaydım. Ben de daha hazırlık sınıfındayken kendimi koruyabilmek adına kendi içime duvarlar ördüm, kararlar aldım. Burada hiçbir şey yaşamayacağım, hiçbir insanın hayatına karışmadan, okulumu bitireceğim ve buradan gideceğim diye şartlandırdım kendimi.

2. Sınıftayken bir şeyler değişmeye başladı. Arkadaş ortamım değişti, çevre değişti. İnsanlar güzel şeyler yaşamaya başladı. Bunları görünce ben de istemeye başladım ama etrafımdaki insanlara güvenemedim, duygusal anlamda bir şey hissedemedim. Arkadaşlarımın bana ayarladığı biriyle de bir şey yaşamak istemedim. Çünkü o zaman sadece olsun diye olmuş olacaktı, sırf olsun diye olmasın. Bir şey hissetmem gerekti, bu şekilde yaşamak istemedim. 

İnsanlardan cinselliğini yaşayan kadar yaşamayan da toplumsal bir baskı görüyor. Bir şeyler yaşayana, yaptıklarından ötürü toplumsal bir baskı var, yaşamayanlara da yaşayanlar tarafından bir baskı var. Tecrübe yaşayanlar sende o tecrübeyi yaşa diye uğraşıyor. Ne kadar güzel bir duygu olduğunu anlatıyor, “kendini kullanılmışlık olarak görme, öyle bir şey yok” gibi şeyler anlatıp duruyor. Neler kaçırıyorsun diyor, hayatına burnunu sokuyor. Dinliyorum yaşanmış olanları ve şeyi fark ediyorum; insanlar ben yaşamıyorum diye, benden çekiniyor korkuyorlar. Benim düşüncelerimden korkuyorlar. Bak yaşın geçiyor vs gibi şeyler. Belki de doğru söylüyorsun ama bunu diyerek beni etki altına almış oluyorsun. Bunu yaşamamak ayıp değil ama “aa yaşamadın mı çok saçma, hangi devirde yaşıyorsun” gibi cümleler… Ben bu tarz şeylere çok karşıyım. Ben yaşayan insanları yargılamam, kötü gözle bakmam, baskılayıcı konuşmam.  Gayet olumlu görüyorum.  Onların deneyimlerinden bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Ama ben baskılandığımı hissediyorum. Arkadaşlarımın birilerini ayarlamaya çalışması falan çok bunaltıyor. Ben bunlardan çok sıkıldım. Üniversitedeyken insanlara artık konuşmak istemediğimi söylüyordum, bana bunları sormayın artık yeter diyordum.  

Çok yakın bir arkadaşım bana birini ayarlamaya çalıştı ve ben sırf bu baskıdan kurtulmak, ben de birini sevebilirimi göstermek için ortaya bir yalan attım. Kimsenin ilgisini çekmeyen, kimsenin fark etmediği, sıradan, sessiz, sakin bir çocuğu gösterdim. Ben bu çocuktan hoşlanıyorum dedim.  Sonra onu görmek için arkadaşlarla onun gittiği cafelere gitmeye başladık.  Ama aslında ortada bir şey yoktu, bir yalan söyledim ve yalanın gereğini yapıyordum. Ve bir süre sonra ben bu çocuğa gerçekten ilgi duymaya başladım.  Yalan gerçek oldu. Belki bir yalan olarak başlamasam, ben o çocuktan gerçekten hoşlansam bile fark edemeyecektim, bilemeyecektim. Böyle şeyleri dile getirmek mi zordu acaba bilmiyorum. Baskıdan kurtulayım diye yaptığım bir bahane sonucu çocuğa bakıp ederken ilgi duymaya başladım. Aslında ortada bir paylaşım falan yok her şey platonik. Ama tüm bu duygular da baskılar sonucu oldu. Normalde o çocuğu hiç görmüyordum, görmeyecektim bile. Çekingen bir insan değilim aslında, arkadaşlarımın konuşamayacağı şeyleri bile ben konuşurum, söylerim, hiç tanımadığım insanlarla bile sohbet edebilirim. Ama en yakın arkadaşım bile olsa duygusal anlamda bir şeyi anlatmak çok zor geliyor. Kurduğum duvarlardan mı bilemiyorum.  Kendime bile “hayır olmaz öyle şey” diyorum, sanki olamazmış gibi bir tablo çizip kendime bile itiraf edemiyorum. Ama o bir yalandı ya, baskıdan kurtulmak içindi falan ya, o yüzden arkadaşlara da kendime de söyledim gitti. Nasılsa yalan diye düşündüğüm için duvar örmem gerekmedi ve fark etmek, düşünmek de çok rahat oldu. Baktım ortada bir özne de var kaptırdım gitti. 

Sonra kendime sen ne yapıyorsun dedim ve farkına vardım. İnsanların düşünceleri beni böyle yapan. İnsanların ne diyeceğini -o sana yakışmıyor, hiç uymuyorsunuz, o sana fazla, sen ona fazlasın, o senden küçük, büyük, kültür farkınız var vs gibi laflar beni etkiliyor. İnsanlardan soğutuyor. Zaten bende duygular pamuk ipliğine bağlı ve biri bir şey dediğinde tüm bağlarım kopup gidebiliyor. Belki de insanların bu yorumlarını duymamak adına, bu zamana kadar bir şey hissedemedim. Ben kimsenin duygularına, ilişkilerine, düşüncelerine müdahale etmiyorum ama insanlar benim duygularıma sürekli müdahale ettiği için onlara söylememek adına kendime duygularımı ifade etmeye korktum. Önemli olan benim hissettiklerim, bir şey hissetmiyorsam olmaz. Ama bunu insanlar anlayamıyor.

İlk kez onunla hayal kurdum olsa nasıl olur diye ama normalde bir erkeğin elini tutmanın hayali bile benim soğuk soğuk terlememe neden oluyor. Ama onun hayali kötü yapmadı beni. O bana gelir ben ona giderim muhabbet ederiz diye düşündüm korkutmadı beni. Olabilirdi yani. Çünkü beğendim çünkü çok sıradan biriydi kimsenin ona karşı ilgi duymaması fark edilmeyen biri olması falan benim beğenmeme sebep oldu. İnsanları tanımadan da karakterini ortak noktaları görebiliyorsun. İlla tanımak konuşmak da gerekmiyor ama bedensel olarak hayali beni korkutmamıştı olabilirdi belki de olmalıydı bilmiyorum.

Birine karşı ilgi duyduktan sonra erkeklere artık o gözle bakmıyorum, büyüdüm mü ne, kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Kendimi kendim koruyabilirim ve başkalarının dedikleri umurumda değil ve güvensizliğim geçti. O zamanlar kanadı kırık kuş gibiydim, kaçamayacakmışım gibi geliyordu. Gerçekten baskı içindeydim. Ama şu an için okuldakilere,  üniversitenin ilk haftasında tanıştığım halka ve herkese karşı, kendimi koruyabileceğimi düşünüyorum, kendime güveniyorum. İnsanların vurduğu damgaları kabul etmiyorum. Kendi seçimimi kendim yapıyorum. Kötü bir şeyle karşılaşmadım ama ben istemediğim sürece kötü bir şey olmaz gibi geliyor. 


Այգյուն 23 տարեկան

Սեռականության մասին խոսվում է որպես ցանկություն, սակայն իմ կարծքիով դա փոխադարձ զգացմունքները կիսելն է: Մարդիկ չեն անում, որ արած լինեն: Որոշ մարդկանց չապրելը էդ զգացմունքի պակասից է: Սեքսը սիրելու, սիրվելու ցանկություն է: Մի ուրիշին սիրելը լավ բան է: Եթե նույնիսկ դա չկա, մեկին ուշադրություն ցույց տալը նման ցանկությունների պատճառով է: Եթե սեռականությունն անկախ լիներ զգացմունքներից, ես էլ առանց սիրելու ու սիրվելու, պետք է պահանջներից ելնելով սեքսի համար մի բան անեի: Սակայն չի լինում, ես տենց չեմ սովորել, ես տենց նպատակ չեմ դրել: Միգուցե սեռականությունը չեն սովորում, ինքստինքյան ա զարգանում: Սակայն ապրածները դառնում են դասեր և արդյունքներ: Եթե նման բան սովորած լինեի, պիտի ուզեի մեկին դիպչել, կամ էլ ինչ-որ բան ապրեի և ինքստինքյան կզարգանար: Իմ մեջ ինչ-որ բան պակաս է: Երբեք ինձ դուր չեկան տղամարդիկ: 

Համալսարանական կրթություն ստացել եմ Ալանիայում, այնտեղ մի քիչ սահմանափակ էր կյանքը, կամ ժողովուրդն էր սահմանափակում: Այսինքն նման միջավայր չկար: Ինքս ինձ հարց էի տալիս, թե ինչու՞ ոչ մեկին չեմ հավանում: Համալսարանում իմ ընկերների պատմածներն ու իմ ապրածները պատկերացնում էի իմ գլխի մեջ, սակայն սեռական պահանջ չէի զգում: Ես դա ընկալում եմ որպես պրոբլեմ: 23 տարեկանում եթե ինչ որ բան ապրեմ, զուտ ապրելու համար եմ ապրելու: Ես դա չեմ ուզում, ինքս ինձ ճնշում եմ: Այսինքն ես դեռ չկարողացա հայտնաբերել սեռականությունը: 

Սեռականության հետ կապված գաղափարներս կարդալով և լսելով վերջացան: Լիքը մարդիկ կան, ես չեմ քննադատում նրանց արտաքինը, ոչ  մեկ, ոչ մեկից, ոչ բսրձր է, ոչ ցածր: Բայց մարդկանց նկատմամբ ոչ մի բան չեմ զգում: Իրանց մարմիններն ինձ չեն ձգում: Ես մարմնի կարիք չեմ զգում և կարծում եմ սա պրոբլեմ է: Շատ եմ մտածում, թե ի՞նչն է դրա պատճառը, բայց չեմ գտնում: Պետք է մի տեղ մի պրոբլեմ, լինի: Մանկությունս մեջ  կարող է մի բան լինի, կամ դպրոցում, կամ ընտանիքում կարող է վատ բաներին ներկա գտնվես, կամ քեզ ցածր զգաս, սրանց մասին կարելի է խոսել,  բայց մտածում  եմ նման բան չի կատարվել: Երբ ընկերների հետ խոսում ենք, մտածում ենք ասեքսուալության մասին: Ես էլ եմ մտածում, իրանք էլ են մտածում, ասում են կարող է: Բայց ոչ նման բան չկա, Գուցե դեռ ժամանակը չի եկել կամ չի էլ գալու, չգիտեմ:

Ընկերներս մաստուրբացիայի հարցում ինձ քաջալերում են: Խոսում ենք էդ թեմաներով, հարցնում են չե՞ս անում մաստուրբացիա: Նրանք անում են մաստուրբացիա, բայց ես չեմ անում, քանի որ էդ հաճույքը դեռ չեմ հայտնաբերել: Իրենք հայտնաբերել են ու կրկին ու կրկին փորձում են վայելել: Բայց ես դեռ չեմ հայտնաբերել: Էդ հաճույքն իմանայի զգայի, գուցե ես ել կփորձեի հասնել: Հայելու մեջ երբ ինձ եմ նայում, դեմքս, կոնքերս, կրծքերս դեռ հավանում եմ: Այսինքն իմ մարմնի հետ կապված չի:

Ես ինձ չհավանելու հարցում կոմպլեքսավորված չեմ, սա հոգեբանական և զգացմունքային խնդիր է: Թվում է թե, եթե անեն վատ է լինելու և պիտի փոշմանեն: Պատճառը չգիտեմ: Երբ ընկերության մասին եմ մտածում, կամ զգացմունքային հարաբերությունների մասին, կարծես մտածում եմ վերջում ի՞նչ է լինելու և որ նման բան եմ անում: 

Կանանց մասին էլ մտածեցի, գեյ, լեզբուհի ընկերներ ունեմ; Երբ նրանց տեսնում էի, մտածում էի ես էլ եմ միասեռական: Պետք ա մարդու շուրջը գեյ, լեզբի զույգեր լինեն, թե չե մտքովդ նման բան չի անցնի, չես հասկանա և դու քեզ հարցականի տակ չես դնի: Ես ինձ դրի հարցականի տակ, բայց չազդվեցի: Կանայք չձգեցին ինձ: քեզ ամենալավը դու կհասկանաս, ուրիշը չի կարող հասկանալ: Բացեիբաց կարողանում եմ ասել, որ կանայք ինձ համար էլ հետաքրքիր չեն:

Երբ համալսարանի համար Ալանիա գնացի, 18 տարեկան չկայի: Առաջին շաբաթներում վատ բաներ ապրեցի: Ընկերուհիներիս նկատմամբ ոտնձգություններ արեցին մի խումբ բայքերներ: Ժողովուրդը շատ վատ ընկալում ունի մեր մասին:Մարդկանց ամուսինները ոտնձգություններ էին անում, իսկ կանայք մեզ վերաբերվում էին որպես պոռնիկների, որոնք խլել են իրենց ամուսիններին: Բանավոր “ոտնձգություններ” շատ լսեցի: Ես կանգառում ավտոբուսի էի սպասում, գալիս թևիցս քաշում էին: Վարորդները մեզ պաշտպանելու համար փոխում էին իրենց երթուղին և ամայի տեղեր էին տանում ու չէին թողնում ավտոբուսից իջնեինք: Այնտեղ մեզ զգացնել էին տալիս, որ մենք պետք է պաշտպանվենք: Նման բաներից շատ վախեցա: Էդ իմ ապրած վախերից հետո, տղամարդկանց և իմ միջև սահման գծեցի ու մտածեցի, որ բոլորի խելքը մենակ ընդեղ ա ու բոլորը վատն են: Այսինքն զգացի, որ զգացմունք չկա ու իրանք չեն կարող սիրել: Տարիքս փոքր էր, ոչ  մի բան չգիտեմ, շրջապատս շատ վտանգավոր էր, իմ հետ չեն իմ կուզենները, մայրը, քույրերը, եղբայրները և եթե ընդեղ իմ գլխին մի բան գա, դրա համար ես հաշվետու եմ իմ ընտանիքին: Առաջին ամիսը շատ վախենալու էր: Ստամբուլում սենց միջավայր չեմ տեսել: Տղամարդկանց իսկական դեմքերը չգիտեի, դպրոցում սովորել էի իմ կուզենների հետ ու միշտ ապահով ու պաշտպանված եմ զգացել, բայց ստեղ ես պետք է ինքս ինձ պաշտպանեի: Երբ դեռ նախապատրաստական դասարանում էի, պատեր շարեցի իմ մեջ, որոշումներ ընդունեցի, որպեսզի կարողանամ ինձ պաշտպանել. Այստեղ ոչ  մի բան չէի ապրելու, ոչ մեկի կյանքին չէի խառնվելու, համալսարանն ավարտելու էի ու գնալու էի ստեղից:

Երկրորդ կուրսում ինչ-որ բաներ սկսեցին փոխվել: Ընկերներս փոխվեցին, շրջապատս փոխվեց: Ընկերներս սկսեցին լավ հարաբերություններ ունենալ: Երբ տեսա այս բոլորը, ես էլ սկսեցի ուզել, բայց չկարողացա մարդկանց վստահել և ինչ-որ բան զգալ: Ընկերներս ինձ տղաներ էին առաջարկում, բայց ես դրանց էլ չէի ուզում, որովհետև եթե իրենց հետ ինչ-որ բան լիներ, ուղղակի լինելու էր լինելու համար: Ես ուզում էի մի բան ապրել, չուզեցի էս ձև հարաբերություն ունենալ:

Հասարակությունում ճնշում են սեքսուալ կյանք ունեցողին էլ, չունեցողին էլ: Եթե մի բան ապրում ես, ապրածներիդ համար են ճնշում, իսկ երբ չես ապրում, ապրողներն են սկսում քեզ ճնշել: Ով փորձ ունի, ուզում ա դու էլ էդ փորձառությունը ձեռք բերես: Պատմում են, թե ինչ լավ զգացում է: “Մի մտածի, որ քեզ օգտագործում են, նման բան չկա” նման բաներ են ասում: Ասում են, որ շատ բաներ եմ բաց թողում, ասում են. քիթդ մտցրա կյանքի մեջ: Լսում եմ մարդկանց փորձերը ու մի բան եմ նկատում: Ես քանի որ նման փորձ չունեմ, իրանք քաշվում են ինձանից: Նրանք վախենում են ինձանից ու իմ գաղափարներից: Ասում են տարիքդ անցնում ա: Գուցե ճիշտ են ասում, բայց նման բան ասելով, ինձ ճնշում են: Նման բան չապրելը ամոթ չէ: “Աաաա դու դեռ չե՞ս ունեցել: Ո՞ր դարում ես ապրում” նման նախադասութոյուններին ես շատ դեմ եմ: Ես նման բան ապրող մարդկանց վատ աչքով չեմ նայել: Շատ դրական եմ ընկալում: Իրենց փորձից փորձում եմ ես էլ օգտվեմ, բսյց ճնշված եմ զգում: Նեղվում եմ, որ ընկերներս ուզում են ինձ համար միշտ մեկին դասավորել: Համալսարանում մարդկանց ասում էի, որ այլևս չեմ ուզում խոսել, ինձ նման բաներ մի հարցրեք: 

Մոտիկ ընկերուհիներցս մեկն ուզում էր ինձ ծանոթացնել մի տղայի հետ և ես մենակ դրանից ազատվելու համար, ու ցույց տալու համար, որ ես ել կարամ մեկին սիրեմ, մի սուտ հնարեցի: Մի տղա կար, որին ոչ մեկ չէր նկատում, ոչ մեկի համար հետաքրքիր չէր, հանգիստ անձայն մի տղա էր, ես իրան ցույց տվեցի ու ասեցի, որ ինքն է ինձ դուր գալիս: Հետո իրան տեսնելու համար իմ ընկերուհիներով սկսեցինք գնալ նրա գնացած կաֆեները: Իրականության մեջ մի բան չկար, սուտ էի ասել և ամեն ինչ անում էի էդ ստի համաձայն: Որոշ ժամանակ հետո ես սկսեցի նրա նկատմամբ ինչ որ բաներ զգալ: Սուտը դարձավ իրականություն: Եթե սա ստով չսկսվեր, միգուցե իսկապես էդ տղան դուր էր գալու ինձ և ես չէի հասկանալու: Ես չգիտեմ միգուցե նման բաների մասին խոսելն է դժվար: Էդ սուտից ազատվելու համար ես հետևում էի էդ տղուն և ընթացքում ինչ-որ բան սկսեց իմ մեջ: Ոչ մի իսկական բան չէինք կիսում, ամեն ինչ պլատոնական էր, բայց նույնիսկ նման բանը ճնշումների հետևանքով զարգացավ: Եթե ամեն ինչ սովորականի պես լիներ, էդ տղային չէի տեսնելու: Քաշվող չեմ, այն թեմաները, որ խուսափում են մարդիկ խոսալ, ես կխոսամ, անծանոթ մարդկանց հետ կզրուցեմ: Սակայն ամենամոտիկ ընկերուհուս անգամ իմ զգացմունքների մասին բան պատմելուց դժվարանում եմ: Չգիտեմ, իմ շարած պատերի՞ց է դա: Ես ինքս ինձ չեմ կարողանում խոստովանել: “Ոչ, հնարավոր չէ” ասում եմ: Սակայն էդ ասածս սուտ էր ազատվելու համար ամեն ինչից, այդ պատճառով էլ կարողացա ընկերներիս էլ, ինձ էլ, խոստովանել: Մտածում էի, որ սուտ է, այդ պատճառով հարկավոր չեղավ պատեր շարել և ամեն ինչ շատ հանգիստ ընթացավ: Գտա մի “ենթակա” ու տենց շարունակվեց գնաց: Հետո ես ինձ հարց տվեցի, թե ի՞նչ եմ անում ու հասկացա. Մարդկանց մտքերի պատճառով էի ես այս օրի հասել: Մարդկանց ասելիքները՝ թե. նա քեզ չի սազում, դուք անհամապատասխան եք, նա քո համար շատ ա, դու իրա համար շատ ես, նա քեզնից փոքր ա, մեծ ա, մշակույթները տարբեր ա… նման բաներից ես շատ եմ ազդվում: Իմ մոտ զգացմունքներն արդեն մազից են կախված և մեկը, որ մի բան ա ասում, կարող ա մի րոպեում պոկվի գնա: Ես էլ մարդկանց եզրակացությունները չլսելու համար միգուցե փորձեցի ոչ մի բան չզգալ: Ես ոչ մեկի զգացմունքներին հարաբերություններին գաղափարներին չեմ խառնվում, բայց մարդիկ անընդմեջ իմ զգացմունքներին խառնվում են ու միգուցե որպեսզի չլսեմ իրենց, ես վախեցա իմ զգացմունքներն արտահայտել: Կարևորն իմ զգացմունքներն են, եթե չես զգում, ուրեմն չի լինի: Բայց մարդիկ սա չեն հասկանում: 

Առաջին անգամ իր մասին երազեցի, չնայած տղամարդու նույնիսկ ձեռքը բռնելու երազանքը բավարար է, որ սառը քրտինքով պատվեմ: Սակայն իրա երազը չվախեցրեց ինձ: Այսինքն կարող էր լինել. ինքն իմ մոտ կգա, ես իրա մոտ կգնամ, կզրուցենք, սենց մտածեցի և չվախեցա: Որովհետև իմ հավանածը շատ հասարակ մեկն էր և քանի որ ոչ մեկ իրան չէր նկատում, այդ փաստն առիթ դարձավ, որ ես իրան հավանեմ: Մարդկանց առանց ճանաչելու էլ, կարողանում ես ընդհանուր կետեր գտնել: Նույնիսկ պարտադիր էլ չի խոսալ: Իրա մասին երազելուց, իրա ֆիզիկականից չէի վախենում: Կարող էր լիներ, միգուցե պետք է լիներ: Չգիտեմ:

Մեկը որ ինձ դուր եկավ, դրանից հետո չսկսեցի տղամարդկանց նույն աչքով նայել, կարծես թե մեծացա, թե ինչ, կարծես թե սկսեցի իմ ոտների վրա կանգնել: Ես կարող եմ ինքս ինձ պաշտպանել և ուշադրություն չեմ դարձնում ուրիշն ինչ ա ասում: Անցավ անապահովության զգացումս: Այն ժամանակները թևերը կոտրած թռչունի նման էի, թվում էր, թե չեմ կարողանա փախչել: Իսկապես ճնշումների տակ էի: Բայց հիմա դպրոցի, համալսարանի առաջին շաբաթում հանդիպած ժողովրդի և բոլորի մոտ մտածում եմ, որ կարող եմ ինքս ինձ պաշտպանել: Ես վստահում եմ ինձ: Այլևս չեմ ընդունում մարդկանց տված գնահատականները: Իմ ընտրությունն ես ինքս եմ կայացնում: Մինչև օրս վատ բանի հետ չհանդիպեցի և թվում ա թե, եթե ես չուզեմ, վատ բան չի կատարվի: